Kan ve Dil




Kaç çığlık boğdum Aysel? Bilmem. Bilmem ki bir çığlık anatomik olarak nasıl açıklanıyor. Ama iyi bilirim, çığlığın evrensel tarihi ve dil ötesi işlevi vardır. Benim çığlıklarım senin ciyaklamaların kadar cesur değildi belki ama yine de çığlıktı be Aysel! 

Ekeberg Tepesi’ndeydim. Kan kırmızısıydı gökyüzü, kız kardeşim akıl hastanesindeydi ve arkadaşlarım yollarına devam ediyordu, bense duruyordum. Duruyordum dil dil olmuş, kan alevlerin ortasında. İnsanlar yanımdan gelip geçiyorlardı, duymuyorlardı. Bense duyuyordum.

Duyuyorum bir kedinin dişlerini ensesine geçirip de pis ve karanlık minderine taşıdığı o zavallı farenin tiz çığlıklarını. Ulan, bana bak Aysel kedisi! Sen yapmayacaksın öyle şeyler, uslu uslu oturacak, nahif ve tek bir kılı dahi suça bulaşmamış bir dost olarak kalacaksın baki.

Ankara’nın balmumu havasına şu kürkünle de nasıl tahammül ediyorsun, anlamış değilim. Havalar çok sıcak. Böyle havalarda ne yapacağımı bilmiyorum Aysel, evkafta olmayan memuriyetimden istifa edip itikafta serinleyesim geliyor.

İçimdeki boşluk demir gibi genleşiyor. Milim oynasa fark ediyorum. Sıcak zamanlar beni istifaya zorlasa da sen kürküne sahip çık dostum, sahip çık. Deldirme onu. Kürk, her şey demektir. Siyah pantolonlarıma bıraktığın kıllar aşkı anlatmaz değil, anlatır, o ayrı, ama sen yine de çok kıl dökme lan Aysel!

İnsan ve kedi, yalnızca et ve kemik külçesi değildir. İnsan ve kedi, kandır akacak olan. Bir insan ile bir kedi arasındaki en büyük fark ise dil mil değildir, insanoğlunun tepeden tırnağa kel kalışıdır ki bu durum, insanın kedi ile kıyaslandığında onun karşısında son derece çirkin görünmesinin estetik izahatıdır.

İnan bana Aysel, dil insanı hayvanlardan ayıran değil, dil insanı insanlardan ayıran özelliktir. Bir insanla bir insan arasındaki en derin kopuşun adıdır dil. İnsanın kuyusunu kazan o mefhum, özür dilemeye çalışırcasına, biçare bir çabayla, asırlar boyunca on binlerce hikâye uydurdu; bana sorarsan, onlarca kuramı da yine bu çabayla düzdü, çok affedersin. 

Yaptı, yaptı ama hiçbir işe yaramadı Aysel tüm bunlar. Yaramıyor. O derin kuyular topraksız dolmuyor. Tüm şu çıplaklar, kediler gibi çığlıklar atamayacak kadar güçsüzleştiklerinden kelimelerin çıkardığı cılız terennümlerle idare ediyorlar. Ediyoruz işte. Edeceğiz. Bu yüzden yazıyoruz Ayselinyo.

Yorumlar

Popüler Yayınlar