Hermione Granger yahut...





Herkese merhaba,
Bence ben bugün önemli bir gün yaşıyorum. Bunun nedeni, rica ederim, kimseye abartılı gelmesin. Harry Potter’la büyümüş ve dahası o dünyayı hâlâ içinde yaşatmayı başaran kuşağın bir ferdi olarak abartmadığımı düşünmeniz, benim için son derece önemli.  



Geçenlerde “bilimsel” bir çalışmanın sonuçlarına denk geldim, bu çalışma yapılalı çok oluyormuş tabii, sonucunda da özetle şöyle diyormuş: “Harry Potter kitaplarını okumak ya da filmlerini izlemek kişileri daha toleranslı ve daha iyi yapıyor.”
Bu sonuçların doğrulunu asla sorgulamıyorum, bunları asla reddetmeyeceğim ve ömrüm oldukça da sadık kalacağıma and içebilirim.Bilmem, belki sağlam bir fanatikle karşı karşıya olduğunuzu anlamışsınızdır.


Yıllardır içindeyim o alemin… Serinin ilk filmini ve tabii diğerlerini de önce sinemada izlemiştim ama sinemada ilk izlediğim film de oydu. Annem yorgun argın yine de götürmüştü beni. Hatta o kış gecesi sıcacık salonda uyku bastırmıştı annemi. Neyse efendim, çıktığımda hafiften kar atıyor ve kirli sokak lambaları yerlerde ışıl ışıl parlıyordu. Demem o ki bir daha “hiç yokmuş gibi” yapamacağım şekilde değişmişti dünyam.


Buraya gelince lafı çok uzattığımı fark ettim ama şunu da ilave edeceğim, o günden sonra hiç kopmadan bugünlere geldik, çok şükür. Üzgün olduğumda, morale ihtiyaç duyduğumda, vakit geçirmek istediğimde, özlediğimde, iş yaparken dinlemek istediğimde açarım bir Harry Potter ve sesiniz hiç kulaklarımdan gitmez!


Sevgili Hazal Erdal! Umarım, bu uzun girişten sıkılmamışsınızdır!

Hazal Erdal… Dublaj sanatçısı… Sanırım bizlerin onu tanıması daha çok Harry Potter serisinin baş karakterlerinden biri olan Hermione’yi seslendirmesine dayanıyor. Ama o, bunlardan daha fazlası…
  • Kutup Ekspresi
  • Karolin ve Gizli Dünyası
  • Charlie’nin Çikolata Fabrikası
  • Peter Pan
  • Altın Pusula
  • Buz Devri
  • Ferdinand
  • Nemo:Kayıp Balık
  • Canavar Ev
  • Ejderhanı Nasıl Eğitirsin?
  • Otel Transilvanya 1-2-3
  • Ve saymadığım diğerleri…






Merve Dağköylüoğlu: Nasılsınız, her şey yolunda mı? Corona günlerini nasıl geçiriyorsunuz?
Hazal Erdal: Öncelikle çok teşekkür ederim bu güzel açılış için onur duydum. Her şey yolunda benim, sevdiklerimin ve ailemin sağlığı yerinde. Geri kalan her şeye çözüm var zaten. Spor yapıyorum, sağlıklı besleniyorum, meditasyona ve kendime zaman ayırıyorum. Kitap okuyorum bolcana, bir şeyler yazmaya çalışıyorum ve tabii ki herkesle görüntülü konuşuyorum.

M.D.: Psikolojik olarak da etkileniyoruz. Sabah kalkıp böyle bir salgın zamanına denk geldiğim gerçeğini kendime hatırlattıktan sonra günlük rutinime başlayabiliyorum. Sizde de oluyor mu böyle?
H.E.: Tabii ki öyle ancak ben bir tarihe tanıklık ettiğimiz heyecanındayım bir yandan da. Bu günler geçtiğinde, bu koza süreci bittiğinde yani çok daha farklı olacağını düşünüyorum. Dünyaca hissettiğimiz bir empati yaşıyoruz şu an çünkü. Daha önce anne babalarımız bizi dışarıya karşı korurken biz şimdi onları kendimizden dahi koruyoruz. Çekilecek film ve belgeselleri bekliyorum bu dönemle ilgili ve tabii çocuklarıma, torunlarıma anlatacağım bir dönemi unutmamaya çalışıyorum, nitekim pek unutulabilecek gibi değil.

M.D.: Sinema sektörü de fazlasıyla etkilendi…Haliyle ekranın arkasındaki emekçiler de. Karantina süreci bitince ilk yapacağınız şey nedir?
H.E.: Çok etkilendi tabii ki ancak bunu kısıtlayamıyorum maalesef herkes ekonomik açıdan büyük zarar görmüş durumda umarım en az hasarla atlatırız bugünleri. Karantina bittiğinde ilk yapacağım şey tüm sevdiklerime kocaman sarılmak olacak.

M.D.: Bu işin kucağına doğduğunuzu, çok küçük yaşlarda filmlerde konuşmaya başladığınızı okumuştum. Hiç “Yok bu iş bana göre değil,” dediğiniz oldu mu?
H.E.: Yani dediysem de hatırlamıyorum nitekim dediğiniz gibi çok küçük yaşta başladığımdan olsa gerek bunu iş olarak değil hayatımın bir parçası olarak görmeye başladım sanırım.

M.D.: Ben de iki yıl önce Eskişehir’deyken “seslendirme ve dublaj eğitimi” almıştım. Benimkisi amatörce bir uğraş olarak kaldı. O zamanlar hocalarımıza sorardık böyle soruları, şimdi de size sorayım, bir filmi ne kadar zamanda bitiriyorsunuz?
H.E.: Elbette ki hocalarınız daha doğru yanıtlar vermişlerdir ancak filmden filme değişiyor e tabii çağ da değişiyor. Eskiden tulum kayıtlar vardı girip bir gün içinde filmi bitirirdik. Şimdi seans usulü çalıştığımızdan dolayı sayfasına göre değişiyor. Ama bir filmi tamamlamak yönetmen ve teknisyenin 1 hafta ile 10 gününü alıyor.




M.D.: Aynı anda birden fazla işi yapmak gerekiyor, ekrandaki görüntüyü ve zamanı takip etmek, kulaklıkla orijinal sesi duymak, metni görmek ve konuşmak! Ama siz alışmışsınızdır artık…
H.E.: Supleks işi orası kesin, araba kullanmak gibi. Alışmak demeyelim ama hani “7 çok geç” diyorlar ya, o hesap benimki ben okuma yazma bilmeden dublaja başladığımdan olacak sanırım beyin motor hafızaya kaydetti o birden fazla iş yapma güdüsünü.

M.D.: Kayıttan çıkınca replikler dilinize dolanıyor mu?
H.E.: Ne yalan söyleyeyim hayır :) Yani ukalalık yapmak istemem ama iş, işte kalıyor. Eve iş getirmiyoruz.

M.D.: Grip ya da nezle olduğunuzda…
H.E.: Bu soruya güldüm çünkü anılarım canlandı. Zümrüdü Anka Yoldaşlığının dublajı sırasında 38 derece ateşim vardı. Otel Transilvanya’nın son filminde de idrar yolları enfeksiyonuyla beraber konuştum. Çok keyifli olmuyor tabii ama iş iştir, yetişmesi lazımdı.



M.D.: Şimdiye kadar konuştuğunuz bütün filmleri düşünerek sormak istiyorum, sizi en çok etkileyen sahnede neler diyordunuz, hatırlıyor musunuz?
H.E.: Çalışmadığım yerden geldi ama sanırım ama Peter Pan; “Yüksüğümü sana vermek istiyorum.”

M.D.: Ya sizi en çok etkileyen karakter?
H.E.: Ah tabii ki Hermione!!!

M.D.: Gelelim Hermione’ye… Biraz anlatır mısınız Hermioneli zamanlarınızı?
H.E.: Çok keyifliydi. Benden önce ilk iki filmde Duygu Abla konuşuyordu Hermione’yi, mükemmel bir ses ve çok iyi bir dublaj sanatçısıdır. Ancak Emma Watson çabuk büyüyemedi, Duygu ablanın da sesi büyük kaldı Hermione için yeni bir arayışa girdiler. Voice test yapıldı ve ben seçildim. Tam bir Potterhead olduğum için inanılmaz mutlu bir andı. Üstelik Keremcan çocukluk arkadaşım, Oğuzhan da Şehir Tiyatroları Çocuk Eğitim Birimin’den üst sınıfım. 3 arkadaş konuştuk biz Harry Potter’ı üstelik bir çok usta ses ile birlikte; isimlerini anmadan geçemem; Mazlum Kiper, Munis Düşenkalkar, Kerem Atabeyoğlu, Nüvid Candaner, Galip Erdal, Sercan Gidişoğlu.

M.D.: Yerli yabancı milyonlarca hayranı olan, gelmiş geçmiş en iyi yapımlardan biri. Bu yapıtta Hermione’yi Türkçe konuşmak nasıl bir duygu?
H.E.: Keyifli, ben animasyon konuşmayı çok daha fazla seviyorum ama Harry Potter serisinin bendeki yeri yadsınamaz. Çok keyif aldım, çok şey öğrendim. İyi ki de yer alabildim bir dönemin Harry Potter’ında.

M.D.: Sizde de bir iz bıraktı değil mi?
H.E.: Bırakmaz mı? Beraber büyüdük. Son filmi konuştuktan sonra Hogwarts’tan mezun oldum diye ağlamıştım ben :)

M.D.: Son olarak, bir dostlukta önem verdiğiniz ilk şey nedir?
H.E.: Dürüstlük, yanlış yapıyorsam ve yapıyorsa, yanlışsın demek ve iyice anlatmak. Yargılamak değil, el uzatmak.

M.D.: Sayfama renk verdiniz. Kesinlikle bu yaptığım en iyi işlerden biri olarak kalacak. Teşekkür ederim…
H.E.: Ben teşekkür ederim. Çok keyif aldım. Umarım sağlıklı şekilde çıkarız bu koza döneminden.














 

Yorumlar

Popüler Yayınlar